Geriye doğru bakınca hala hayran olduğum şeyler yavaş yavaş aklıma gelmeye başladı. Bu dizinin en güçlü tarafı en akılda kalanı olmalı ki ilk hatırladığım güçlü karakterlerdi. Dizide 4 ana karakter var diyebiliriz; Trevor Belmort, Dracula, Alucard, Sypha Belnades. Hepsi ince ince yazılmış karakterler. Hectorla Isaac'i de en az bu dörtlü kadar derin karakterler aslında.
Bu yazıyı aslında iki türlü sürdürebilirim. Çünkü dizinin güçlü olduğu değinmem gerektiğini hissettiğim iki yön var. Birincisine giriş yaptık zaten karakter derinlikleri dedik. Ama dizinin felsefi yönü de bir o kadar güçlü. Karakterler hakkında yazmakla başlayalım belki felsefesine de değiniriz.
Bizim üç yoldaşımızla başlayalım çünkü Dracula'yı sona saklamak daha doğru olacak gibi. Trevor Belmort vampir ve yaratıkları öldürmekte usta soylu bir ailenin hayatta kalan son üyesi. Kilise bu yaratıklara şeytan gözüyle bakıp, onlarla mücadelenin de daha dindar olmak olduğunu düşündüğü için ailesinin aforoz edip katlediyor. Trevor çocukluğundan beri sürgün hayatı yaşıyor ve kimliğini gizleyerek hayatını sürdürüyor. Karakter öz güvenini yitirmiş, umutsuzluğa yenik düşmüş, amaçsız bir şekilde hikayeye giriş yapıyor. Dünya vampir istilası altında insanlar katledilirken Trevor belki de bu konuda bir şeyler yapabilecek tek kişi hem umutsuzlukla hem insanlara olan öfkesi ile tepkisiz kalmayı seçiyor. Ona tekrar amaç verecek olansa diğer iki yoldaşı olacak.
Dizi aslında insanca yaşamak için bilginin önemi üzerine çok güzel mesajlar veriyor. İnsanlar çağlar boyunca bir çok keşifte bulunmuş bilgiyi tekrar tekrar keşfedip unutmuş durumda. Gerek insan hayatının kısa olması sebebiyle bilgi aktarılamadan yok olmuş gerek kilise tarafından güç elde etmek için yok edilmiş. O çağın belki de en önemli filozofu Dracula'nın kendisi. Uzun ömrü ona antik bilgileri toplama ve koruma fırsatı vermiş. İnsanları av hayvanı olarak gören Dracula karısı Lisa ile tanışana kadar bilgiyi kendisine saklamış. Lisa bu hikayenin fitilini ateşleyen kişi insanlar için bilginin ne kadar önemli olduğunun farkında ve hayatını Dracula'nın bilgisini insanlığın faydasına kullanmaya adamış birisi. Kilise tarafından yakılana kadar da bu amacıyla yaşamakta. Kilise iktidarı korku üzerine kurulu. İnsanlar anlamadıkları şeyden korkarlar, insanlar mücadele edemedikleri şeyden korkarlar. Bilgi onlara anlamadıklarını anlatır, mücadele edemedikleriyle mücadele etmeyi öğretir. Aciz kalan insanlar otoriteye sığınır, bilgi onları aciziyetten kurtarır. Lisanın ölümü ve vampir istilası insanları varoluşlarını anlayamadığı, korktuğu, karşı duramadığı vampirlere karşı aciz bırakmıştır. Kilisenin en güçlü hali belki de bu kaos ortamı olabilir.
Hikayede kilisenin diğer iki düşmanı ise sözcüler ve Belmort ailesinin son üyesi Trevor'dır. Sözcüler kuşaktan kuşağa sözlü anlatım yolu ile antik bilgiyi canlı tutmakta ve insanlara yol göstermektedir. Trevorsa ailesinin tecrübelerinden faydalanarak vampirlerle savaşmayı öğretebilecek birisidir. İnsanlar bu bilgilere sahip olduğunda korkudan arınacak ve mücadele etmenin nasılını öğrenebilecektir. O yüzden kilise için hem Belmort bilgisi hem de sözcüler tehdittir. Bu hikaye aslında baskıcı rejimlerin insanları nasıl cahil bıraktığı ve özgürleşmek için bilginin değerini anlatmaya çalışmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder